Mustafa Kemal Paşa Türkçe kelimeler ve Güneş Dil Teorisi üzerinde devamlı çalıştı. Geceleri sofrasında çok zaman bir kara tahta bulundurulur, Dil Kurumu Umumi Katibi İbrahim Necmi Bey (Dilmen) Türkçe kelimeleri tahtaya yazar, Güneş Dil Teorisi'ne göre uygulamalar yaparak, kelimenin kökünü bulmaya çalışırdı. Bu çalışmalar çok zaman sabaha kadar devam ederdi. Bulunan kelimeye karşı görüşleri dikkatle dinler, cevaplandırır ve karşı görüşte olanları tatmin etmeye çalışırdı.
Batılılaşma yolunda adımlar atılırken Mustafa Kemal Paşa çok önemli saydığı bir başka konuyu da ele aldı. Memleketimizde Batı memleketlerinde olduğu gibi soyadları kullanılmıyordu. Aile isimleri, lakaplarla veya baba adları ile anlatılmaya çalışıyordu. Aynı küçük ismi taşıyan birçok insandan birini ayırabilmek, ya takma ismiyle yapılıyor veya yabancılarla temasta olan bazı kimseler genelde, biri baba adı olmak üzere iki ad kullanıyordu. Mesela Milli Mücadele sonunda 6 tane "Kazım" Paşa, İstiklal Mahkemesi üyeleri arasında 4 tane "Ali" Bey vardı. Bu kargaşalığa bir son vermek gerekiyordu. Her ailenin bir soyadı almasına karar verildi. Aile lakapları olanlar, bunları soyadı olarak kullanabilecekler, ancak adın yeni Türkçe olmasına çalışılacaktı. Soyadları kullanılması konusu Haziran 1934'te kanunlaştı. Halka yardımcı olmak üzere, değişik soyadların manalarını da gösteren kitaplar alfabetik sıraya uyularak bastırıldı. Soyadları kısa zamanda benimsendi ve uygulamaya geçildi. Devlet dairelerine, soyadı olmadan işlem yapılmaması için talimat verildi. Halk böylece zorlanıyordu. Hatta soyadı bulmakta güçlük çekenlere, valiler, kaymakamlar, idari müdürler soyadları veriyorlardı. Devamlı üzgün görünen karamsar kişilere "Üzman" veya devamlı neşeli görünen iyimser kişilere "Gülman" gibi soyadlarının verildiği bile görüldü.
Mustafa Kemal Paşa, kendi soyadı ve arkadaşlarının soyadları konusunda ciddi çalışmalar yaptı. Ona, "Atatürk" soyadının verilmesi uzun tartışmalardan sonra, en beğenilen ad olarak kararlaştırıldı. Bu soyadını hiçbir zaman başkasının kullanamayacağını belirten bir kanun çıkarıldı. Yakın arkadaşlarının soyadlarını karşılıklı konuşarak dikkatle seçti. İsmet Paşaya "İnönü" soyadını verdi. Benim için bir ara "Sakarya" soyadını daha uygun buldu. Bazı soyadları kendiliğinden oluştu. Mesela Kılıç Ali, "Ali Kılıç" oldu. Atatürk sevdiği bir kimse olan, fakat Meclis'te çok konuşan Besim Beye "Atalay" soyadını veriyordu. Ben de, bugünlerde milli atlet Besim'e isimlerde benzerlik var, soyadlarında da benzerlik olsun diye, "Koşalay" soyadını verdim.
Artık bir Batılılaşma hareketi daha gerçekleşmişti. Bundan sonra, "Mustafa Kemal Paşa" ve "Gazi Paşa" isimleri kalkmış, sadece "Atatürk" ismi kullanılır olmuştu.