Namık Kemal
Kaplan 1978: 222-223.
Şirhârlar beşiğini, çocuklar eğlendiği yeri, gençler mâişetgâhını, ihtiyarlar kûşei ferâgatini, evlâd vâlidesini, peder ailesini ne türlü hissiyât ile severse, insan da vatanını o türlü hissiyât ile sever.
Bu hissiyât ise sırf sebepsiz bir meyl-i tabiîden ibaret değildir.
İnsan vatanını sever; çünkü mevâhib-i kudretin en azizi olan hayat, hava-yı vatanı teneffüsle başlar.
İnsan vatanını sever; çünkü atâ-yı tabiatın en revnaklısı olan nazar lemha-i iltifatında hâk-i vatana taalluk eder.
İnsan vatanını sever; çünkü madde-i vücudu vatanın bir cüz’üdür.
İnsan vatanını sever; çünkü etrafına baktıkça, her köşesinde ömr-i güzeştesinin bir yâd-ı hazinini tahaccür etmiş görür.
İnsan vatanını sever; çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı, menfaatı vatan sayesinde kâimdir.
İnsan vatanını sever; çünkü sebeb-i vücûdu olan ecdâdının makbere-i sükûnu ve netice-i hayatı olacak evlâdının cilvegâh-ı zuhûru vatandır.
İnsan vatanını sever; çünkü ebnâ-yı vatan arasında iştirâk-i lisan ve ittihad-ı menfaat ve kesret-i muvânese cihetiyle bir karabet-i kalb ve uhuvvet-i efkâr hâsıl olmuştur.
O sayede bir adama dünyaya nisbet vatan, oturduğu şehre nisbet kendi hanesi hükmünde görünür.