Mustafa Kemal Atatürk
Millet yaşamında basının önemi
Bir toplumun müşterek ve umumi hisleri ve fikirleri vardır. Toplumların kıymetleri, medenileşme seviyeleri, arzu ve eğilimleri ancak bu umumi his ve fikirlerin belirme ve görünme derecesiyle anlaşılır. Bir toplumu sevk ve idare eden insanlar için toplumun talihi üzerinde hüküm vermek mevkiinde bulunan dostlar ve düşmanlar için ölçü, bu topluluğun kamuoyundan anlaşılan kabiliyet ve kıymettir. Bundan ötürü milletler, kamuoyunu dünyaya tanıtmak mecburiyetindedir. Bütün dünya kamuoyu hakkında bilgi sahibi olma ise yaşam gereklerinin düzenlenmesi için şüphesiz lazımdır. Bu hususta ise mevcut vasıtaların birincisi ve en mühimi basındır. Basın, milletin umumi sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.
Basın, kötüye kullanmalara mâni olur ve hükûmet vasıtalarını, vazifelerini doğru yapmaya mecbur eder. Yayın, en etkili kontrol vasıtalarındandır. Bu noktada, tenkidin kolay ve fakat yapmanın güç olduğu gerçeği, unutulmamak lazımdır. Onun için umumun iyiliği fikri her türlü tenkitlere ve münakaşalara daima hâkim ve esas tutulmalıdır. Gerekli görülen fikirler, umumun iyiliği için ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca tenkit ve münakaşa devletin de iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasi eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur.
Basın, hükûmetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde tesir yapan büyük bir kuvvettir.
Basın özgürlüğü
Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu söylemeye lüzum görmem. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi görüşlerine olduğu kadar, vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü hususi görüşlerin üstünde olan yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi zorunluluğu, asıl bu mecburiyettir ki umumi düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve vasıta, asla mazide zannolunduğu gibi basın hürriyetini kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.
Gazetelerden korkmamak icap eder. Gazetelere gelince: Onlar, mevcut kanunlar dairesinde hürdür. Kanunun haricine çıkarlarsa kanuni sorumluluğa maruz kalırlar. Basın da kanun dairesinde hürriyetinin saklı olduğuna emin olunca şu veya bu zatın veya memurun bir gazeteyi mahkemeye vermesinden korkmamalı. İlmî ve toplumsal tenkitler için kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Şahsi tenkitler de haklı noktalara yöneltilmiş olmalı.
Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar.
Gazeteler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vâkıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar.
Basın özgürlüğünü kötüye kullananlar
Basın hürriyetinin mahzurlarının giderilmesinin yine basın hürriyetiyle mümkün olduğuna dair bu Büyük Meclisin yol gösterme ve düzenleme sahasında güzel karşılanan esaslar, eğer cumhuriyetin ruhu olan faziletten mahrum kendini bilmezlere, basının sinesinde haydutluk fırsatını verirse, eğer halkı aldatan ve doğru yoldan çıkaranların fikriyat sahasındaki uğursuz tesirleri, tarlasında çalışan suçsuz vatandaşların kanlarını akıtmasına, yuvalarının dağılmasına sebep olursa ve eğer en nihayet haydutluğun en kötüsünü göze alan bu gibi kimseler, kanunların özel müsaadelerinden istifade imkânını bulurlarsa Büyük Millet Meclisinin eğitici ve ezici kudretinin müdahale ve uyarması elbette gerekli olur.