Finlilere ait olan "Kalevala" destanından küçük bir bölüm..
Annesinin öğütlerini dinleyen yaşlı ozan Vainamoinen, kendisine uygun bir eş aramak için Pohjola dolaylarına gitmeyi kararlaştırır.
Çöpten hafif, ottan zarif küheylanını altın gemle gemler, gümüş süslerle süsler; çıkar yola... Vainola'yı aşar. Kalevala'dan geçer, dağ bayır demez sürer.
Ozan atını süredursun, öte yanda ozana karşı öfkesini yenemeyen kıskanç delikanlı Joukahainen, öcünü almak için hazırlık yapmaktadır. Paslanmaz demirden sağlam bir yay hazırlar; bakırla süsler, altınla kakmalar, gümüşle savatlar. Orman Tanrısı Hissi'nin geyiğinin sinirlerinden, Lempo'nun kıl örgülü ipinden de bir sağlam bükme kiriş gerer. Ayrıca yayının üstünü yanında tayı ile bir kısrak, bunun önünde yere uzanmış bir peri kızı, kızın önünde de bir tavşan resmi oymalayarak güzelleştirir. Okları meşe dalından, oklarının temreni çam budağından, yelekleri ya kırlangıç kanadından ya da serçenin kuyruk tüyünden yapılmış... Ok, yılan kanıyla boyanır, temren yılan zehrine bulanır...
Hazırlığını tamamlayan Joukahainen, gece demez, gündüz demez, ozanı araştırmaya başlar. Tam bir hafta pencerelerin ardından gözetler; anbarın duvarını siper alır, bekler; yollara kulak kabartır, tarlalara, bir gelen var mı diye bakar... Ozan görünmez. Bir haftanın sonunda dolaylardan uzaklaşır, evlerin öte başına varır; şelalenin yamacında, nehrin her iki gecesinde dolaşır durur amma ozan yine görünürlerde olmaz.
Derken, günlerden bir gün, doğu yönünü izlerken gözüne bir karaltı ilişir:
— Doğudan gelen bulut mu, gün mü doğuyor ne ki, diye düşünür.
Delikanlının doğuda gördüğü ne bulut ne de doğan günmüş... Yaşlı ozan Vainamoinen Pimentola (Pimentola)'ya ulaşmış, çöpten hafif, ottan zarif atını sürer gelirmiş.
Joukahainen öcünü alma zamanının yaklaştığını anlar, pusuya yatar. Delikanlının annesi, pusuda bekleyen oğlunu görünce şöyle söyler:
— Burda durup ne beklersin, elde yay, kimi beklersin?
Joukahainen, ozanı beklediğini, onu öldüreceğini, böylece öcünü alacağını anlatır. Annesi, ozanın ünlü bir kişi olduğunu, ayrıca akrabalıkları da bulunduğunu, ozan öldürülürse güzel sözün, özdeyişin üremeyeceğini, dolayların neşesinin kaçacağını anlatır ve oğlunu, kötü kararından caydırmak ister; delikanlı vazgeçmez, savağından güçlü okunu alır, yayına yerleştirir; nişanlar ve okunu koyuverir. Ok, yukarılara yükselir gider, ak bulutlar kaynaşır; ozana ulaşmaz. Delikanlı ikinci bir güçlü ok dener; ok, aşağılara kayar gider, kara topraklar kaynaşır; ozana ulaşmaz. Delikanlı bu sefer üçüncü okunu atar. Ok ozana ulaşır, çöpten hafif, ottan zarif küheylanını göğsünden yaralar; Vainamoinen atın sırtından denize yuvarlanır.
Bu sıralarda, yel kötü kötü esermiş, denizin dalgaları köpük köpük kabarmış... Köpüklü dalgalar ozanı sürükler götürür.