TEŞBİH(BENZETME): Aralarında ortak yön bulunan iki ayrı kavramdan zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesidir. Teşbihte bir benzeyen, bir kendisine benzetilen, bir benzetme edatı ve bir de benzetme yönü bulunur.
Ahmet aslan gibi kuvvetlidir.
Ahmet: zayıf olan unsur, benzeyen
Aslan: güçlü olan unsur, kendisine benzetilen
Gibi: benzetme edatı
Kuvvetli: benzetme yönüdür.
İSTİARE: Benzeyen veya kendisine benzetilen unsurlarından birinin olmadığı benzetmeye denir. İki çeşidi vardır:
a- Açık istiare: benzeyenin bulunmayıp sadece güçlü unsurun yani kendisine benzetilenin bulunduğu istiare çeşididir.
Örnek: Tilki geldi. Cümlesinde kendisine benzetilen olan tilki kullanılmış; ama adam yani benzeyen kullanılmamış.
b- Kapalı istiare: kendisine benzetilen unsurunun bulunmadığı sadece benzeyen unsurunun bulunduğu istiaredir.
Örnek: “Yedi yüz yıl süren hikayemizi
Dinlemiş ihtiyar çınardan” dizelerinde çınar insana benzetilmiş. Yani insan burada güçlü unsur, kendisine benzetilen. Ancak şiirde güçlü unsur kullanılmamış onun yerine sadece çınar yani benzeyen kullanılmış.
KİNAYE: Bir sözü gerçek anlamına da gelebilecek şekilde gerçek anlamının dışında bir anlamında kullanılmasıdır.
Örnek: “Şu karşıda göğüs geren “
“Taş bağırlı dağlar mısın?” dizesinde taş bağırlı diye kastedilen acımasızlıktır. Ancak bu gerçek anlamında dağ zaten taşlı olur anlamına da gelir.
Örnek: “Dursun’un gözü açık.” Cümlesinde gözü açık diye kastedilen uyanıklıktır. Ancak bu gerçek anlamlı olarak Dursun’un göz organının açık olabileceği anlamını da verir.
MECAZ-I MÜRSEL: Benzetme amacı güdülmeksizin bir kelimenin başka bir kelimenin yerine kullanılmasıdır.
Örnekler: “Feneri yak.” Fener değil içindeki fitil yakılır.
“Sınıfa haber ver.” Sınıfa değil sınıf içindeki öğrencilere haber verilir.
“Ankara yeni güne uyandı.” Uyanan Ankara değil Ankara’nın içinde yaşayan insanladır.
TEVRİYE: Bir kelimenin yakın anlamının söylenip uzak anlamının kastedilmesidir. Kinayeden ayrıldığı yer; kinayede her iki anlam da kastedilirken tevriyede yakın anlam değil uzak anlam kastedilir.
Örnek: “Beyefendi grubumuzun güneşi; siz de ayısınız.” Burada ayı kelimesi yakın anlamda dünyanın uydusu, yani mehtaptır. Ancak burada esas kastedilen hayvan anlamındaki ayı’dır.
TEZAT: Aralarındaki bir ilgiden dolayı; birbirine zıt iki kavramı bir arada kullanmaktır.
Örnek: “Kanı ol gülerek geldiği demler şimdi,
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.”
TEŞHİS (Kişileştirme): cansız varlıklara canlılık kazandırma sanatıdır.
Örnek: “Atıyor her tepe şimdi bir gül deste.” Cümlesinde tepe kelimesine canlılık kazandırılmıştır.
İNTAK(Konuşturma): Konuşma kabiliyeti olmayan varlıkların konuşturulmasıdır.
Örnek: “Gördü bir bal arısın sivrisinek
Dedi böyle ona fahreyleyerek
Var mı bencileyin nefs-i nefis” burada sivrisinek konuşturulmuş.
TARİZ: Bir sözün, söylenen anlamının tam tersini kastetmektir.
Örnek: “Aman ne çabuk geldiniz.”
HÜSN-İ TALİL(Güzel sebebe bağlama): Herhangi bir olayın meydana gelişini gerçeğinin dışında güzel bir sebebe bağlamıdır.
Örnek: “Seni gördü gonca, yanağının kırmızılığına hayran kalıp kırmızı gül açtı.”
MÜBALAĞA: Abartma sanatıdır.
Örnek: Derdinden gözüm yaşı sel oldu.
TENASÜP: Aynı konu ile ilgili sözlerin, kavramların bir mısrada ya da beyitte kullanılması sanatıdır.
Örnek: “Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet
“Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten.” “hürriyet, esir, kurtulmak, esaret” sözcükleri aralarında anlamları birbirine yakın birbirini çağrıştırmaktadır.
CİNAS: Yazılışı, söylenişi bir, anlamı ayrı iki sözün bir arada bulunması sanatıdır.
Örnek: “Şah verdi, filiz sürdü, sinemde yara dalı
Şu cihanda gülmedim, yaradan yaradalı
TEKRİR: Sözün etkisini kuvvetlendirmek için, banı kelime ve sözleri aynı cümle içinde ya da art arda gelen cümlelerde tekrarlamaktır.
Örnek: Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi,
Kaldırımılar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır”
TECAHÜ-L ARİF: Bilip de bilmemezlikten gelme sanatıdır.
Örnek: “Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz.” Şair saçlarına kar yağmadığını, saçlarının ağardığını biliyor. Anlam inceliği için bilmemezlikten geliyor.
TELMİH: Hatırlatma sanatıdır. Söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatıdır.
Örnek: “Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına yol gösteren bu” bu dizelerde Aslı ile Kerem hikayesi çağrıştırılmış.
ALİTERASYON: Bir mısra ya da beyitte ahenk sağlamak için aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.
Örnek: “Dest-busı arzusuyla ger ölürsem dostlar
Kuze eylen toprağım sunun anınla yare su.” Beytinde “s” sesiyle ahenk sağlanmış.
SECİ: Divan edebiyatında düz yazıdaki kafiyeye denir.
Örnek: “ Dost yolunda nistlik gerek, yar önünde pestlik gerek, ten cübbesi çâk gerek, gönül evi pâk gerek.