Türk Halk Şiiri, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2382, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1379, 2011.
Âşığımız, Erzurum ilinin bugün ilçe olan Ilıca beldesinin Tambura (Yeşilyurt) köyünde doğmuştur. Doğum ve ölüm tarihi hakkındaki bilgilerimiz tahminden öteye gitmemekle beraber araştırıcılar, XIX. yüzyılın son çeyreği ile XX. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı hususunda fikir birliğindedir. Sevdiği kıza kavuşamaması üzerine, küçük denebilecek yaşta Erzurum’dan ayrılır. Trabzon, Kastamonu, Sinop, İstanbul, Çankırı, Konya, Niğde ve Sivas’ı dolaştıktan sonra Tokat ilinin Niksar ilçesine gelir. Gezdiği bu yerlerde çeşitli âşık toplantılarına katılmış, bu arada bir süre de İstanbul’un Tavukpazarı semtinde âşıklar loncasına başkanlık yapmıştır. Saim Sakaoğlu, âşığımızın öğrenimi hakkında; “Divandaki ifadelerden, onun okur-yazarlıktan da öte bir tahsile sahip olduğunu çıkarabiliriz. Hatta o, edebî bilgiler açısından da kendisini yetiştirmiştir denilebilir. Ayaklı kalenderîleri, semaileri, gazelleri, onun bu vadideki bilgisini gösteren işaretlerdir.” (Sakaoğlu 1986: 3) demektedir.
Erzurumlu Emrah’ın usta çırak ilişkisi yaşayıp yaşamadığı da bilinmezliklerle doludur. Genel kanaat bir ustaya çıraklık yapmadığı şeklindedir. Bununla beraber Emrah hakkında bir kitap hazırlayan Necati Turgut Göksel’e göre; Ilıca’da karşılaştığı Habib Baba ve Âşık Erbabî onun âşıklığında etkili olmuştur. (Göksel 1966: 78). Bize göre âşıklığının oluşmasında yetiştiği çevre ve Erzurum ilinin âşıklık geleneğinin azımsanmayacak etkisi vardır. Şiirlerinde Emrah, Emrahî, Şikeste Emrah ve Biçare Emrah mahlaslarını kullanmıştır. Ayrıca, belli coğrafyalarda onun şiirleri hâla söylenmektedir.
Erzurumlu Emrah’ın şiirleri, yazılı ve sözlü kaynaklarda yer almaktadır. Millî Kütüphane, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ve özel kütüphanelerde bulunan onlarca cönkte Erzurumlu Emrah’ın şiirlerine rastlanmaktadır. Erciyes dergisinin 1986 yılında yayımlanan 101 ve 102. sayıları, Erzurumlu Emrah özel sayıları olarak çıkmıştır.
Erzurumlu ve Ercişli Emrahların şiirleri uzun süre karıştırılmıştır. Bunların ayırt edilebilmesi için bazı ölçütler konulmuştur. Bu ölçütler, Ercişli Emrah bahsinde verildiği için burada tekrar edilmeyecektir. Erzurumlu Emrah’ın şiirleri, Ercişli Emrah, Bayburtlu Zihnî, Karaca Oğlan, Dertli, Tokatlı Nuri gibi âşıkların şiirleriyle karışmıştır. Erzurumlu Emrah’ın 200 civarındaki şiiri hece vezniyledir. Bunlardan bazılarının; Ercişli Emrah, Bayburtlu Zihnî, Karaca Oğlan, Dertli, Tokatlı Nuri, vb. âşıkları n şiirlerine karışmış olabileceğini de göz ardı etmememiz gerekir. Hece vezniyle olan şiirlerinin büyük bir kısmı koşmadır.
Aruz vezniyle olan şiirlerin sayısı [Erzurumlu Abdulaziz Efendi (214 şiir), Metin Karadağ (206 şiir)] farklılıklar göstermektedir. Bu türdeki şiirler divan, gazel, kalenderi, semai, müseddes, muhammes ve murabba türündedir. Erzurumlu Emrah’ı n aruzla yazdığı şiirleri çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeleri yapanlardan birisi Dilaver Düzgün’dür: “Aruzla söylediği şiirler, onun dönemindeki klasik şiire aşinalığını göstermesi ve böylece kültürlü bir kişi olarak tanınması bakımından önemlidir. Hatta Emrah’ın Fuzûlî, Bâkî ve Nedîm gibi ünlü divan şairlerine nazireler yazdığını biliyoruz. Ancak bu şairlere nazire yazmak, aruzu kullanmak hususunda onlar kadar başarılı olmak anlamına gelmez ve öyle olması da gerekmez. Onu Nedim’le Fuzûlî ile karşılaştırmaya hakkımız yoktur. Emrah, saz şiiri vadisinde kendisini ispatlamış, bununla da yetinmeyerek divan tarzlarına vukuf sağlamaya çalışmıştır.” (Düzgün 2000: 55).
Erzurumlu Emrah’ın şiirlerinde halk kültürü unsurlarını bulabiliriz. Bu vadide atasözleri (El elden üstündür arşa varınca, Olur mu gülşende gül dikensiz yâr), deyimler (bak gözümden akan kanla yaşlara, bana vacip oldu can verip ölmek, bir kılı kırk yarmış kâmil olanlar), beddualar (Emrah der sebebin gözü kör olsun, Kör olsun gözü, dökülsün dişi), renkler (Giysem karayı karayı, Akça ceylan sekişlinin, Kırmızı gül gonçesine katalım, Ela gözlerine kurban olduğum), halk hekimliği (Azgındır yaralar kabul etmez em, Dostum Lokman hekim olsa), bayramlar (Bu bayram olmaz Kurban’a kalsın) ve argo (Tanrı’sından bulsun ol rakip teres) örneklerinden yararlanmıştır. O, şiirlerinde gurbet, ayrılık, tabiat, tasavvuf gibi konuların yanında kader, zaman ve sevgiliden şikâyet gibi temaları da işlemiştir.
Âşıklık geleneğinin çok güçlü olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde yetişmiş olan Emrah, saz şiiri tekniğine hâkimdir. Ayrıca medrese öğrenimi gördüğünden, klasik edebiyatın temel bilgilerine de sahiptir. Erzurumlu Emrah hem klasik, hem de saz şiiri vadisinde eser verirken söz sanatlarını da başarı ile kullanmıştır. Emrah’ın ölüm tarihinde de belirsizlikler söz konusudur. Bu hususta verilen 1271/1855, 1277/1861 ve 1281/1864 tarihleri tartışmalıdır. Araştırıcılar büyük ölçüde mezar kitabesine bağlı kalarak, 1271 tarihinde karar kılmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Millî Folklor Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından, 1986 yılında Niksar’da anıt mezarı yapılmıştır.