13. yüzyılın en önemli kültür figürlerinden biri de elbette Mevlâna Celaleddin Rûmi’dir. (1207 Afganistan Belh-1273 Konya). Horasan topraklarından 1222 yılında ailesiyle önce Karaman’a sonra Konya’ya gelen Mevlana, hayatını “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetler. O yıllarda başkent Konya sanat eserleri ile donatılmış, bilim adamları ve sanatkârlarla dolup taşmış bir kenttir.
Sarayın büyük saygınlık gösterdiği Mevlâna burada 1244 yılında Şems-i Tebriz’i ile karşılaşmış ve aralarındaki o derin düşünce ve ruh dostluğu kendi sözleriyle onda “mutlak kemâlin varlığını” cemalinde (simasında) de “Tanrı nurlarını” gördüğünü dile getirmiştir. Ünlü eseri 6 ciltlik Mesnevi’sinde tasavvufi fikir ve düşüncelerini araya yerleştirdiği öyküler halinde anlatır. Mesnevi’nin dili Farsçadır ve beyit sayısı 25618’dir. Diğer eseri Divân-ı Kebir’in dili ise Farsça olmakla beraber, içinde Arapça, Türkçe ve Rumca şiirlere de yer vermiştir. Mevlâna ölüm gününü, yani Hakka kavuşma gününü “düğün günü” anlamına gelen “Şeb-i Arûs” olarak adlandırmıştır.
Mevlana’nın ilham felsefesiyle oluşturduğu sema, kemâle doğru manevî bir yolculuğu temsil eder. Buna göre var olmanın temel şartı dönmektir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklama gösterisidir. Sema töreni her biri ayrı anlamları olan bölümlerden oluşur ve günümüz sanat ve kültür dünyasında birçok sanatçıyı etkileyerek değişik bestelerin doğmasına öncülük etmiştir. Yine Mevlana’nın öncülük ettiği Mevlevilik ise sevgi ve hoşgörü üzerine kurulmuş bir kurumdur. Mevlevihaneler dönemlerinde musikinin dinlendiği ve yorumlandığı, edebiyatçıların buluştuğu, el sanatları uğraşlarının (güzel yazı (hüsn-ü hat), fildişi oymaların öğretildiği bir mekândır ve kendince yönetilme esasları, kuralları ve hiyerarşik bir yönetim yapısı vardır. Mevlana’nın 800. doğum yılı olan 2007, UNESCO tarafından Dünya Mevlana Yılı ilan edilmiştir.
Onun şu dizeleri unutulmazdır:
Gel, gel, ne olursan ol yine gel İster kâfir, ister Mecusi İster puta tapan ol yine gel Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.