(1889-1976).
Martin Heidegger, Almanya’nın Baden kenti sınırları içinde Meßkirch adlı bir köyde doğdu. Babası, St. Martin Katolik kilisesinde hademeydi. Orta eğitimini burslu olarak Konstanz’da bir yatılı okulda tamamladı. Freiburg Üniversitesinde teoloji eğitimi görmeye başladı fakat yavaş yavaş Katolik inancından koptu. Heidegger bu dönemden söz ederken ilâhiyatçı Carl Braig’in Varlık Hakkında Ontolojik Araştırmalar (1896) ve Franz Brentano’nun Aristoteles’te Varolanın Birçok Anlamı Hakkında (1862) adlı eserlerinden etkilendiğini belirtir. Duns Scotus’da Kategori ve Anlam Öğretisi başlıklı doktora tezini yeni-Kantçı düşünür Heinrich Rickert’in yönetiminde yazmıştır. 1916 yılında Edmund Husserl Freiburg Üniversitesine geldiğinde Heidegger onun asistanı olur, aralarında yakın bir ilişki kurulur. Heidegger 1923 yılında Marburg Üniversitesi tarafından kadrosuz profesör olarak ders vermeye davet edilir. 1927’de Varlık ve Zaman’ın yayınlanmasıyla doçentliğe yükseltilir. 1929’da Husserl’in emekliye ayrılmasıyla onun kürsüsüne profesör olarak atanır.
Nazizmin iktidara geldiği 1933 yılında Heidegger de Nasyonal Sosyalist Parti’ye üye olur. Kısa bir süre sonra Freiburg Üniversitesi rektörü seçilir ve üniversitenin nazileştirilmesi sürecinde önemli bir rol oynar. Heidegger, nazizme felsefi ya da entelektüel bir yön verebileceğini düşünmüş olsa gerektir. Rektörlük görevinden 1934’te istifa etmesi ve ardından siyasete mesafe alması hayal kırıklığına uğradığını gösterir. O nazizmi felsefi hedefleri için kullanabileceğini düşünürken, nazizm onu siyasi amaçları için kullanmıştır. Buna rağmen Heidegger partiden istifa etmemiş, partinin edilgin bir üyesi olarak kalmıştır. 1945 yılında, Freiburg, Fransız askeri yönetimine geçtiğinde Heidegger, Freiburg Üniversite Senatosu Arındırma Kurulu tarafından geçmişte nazi olduğu için yargılanır. Kurul Heidegger’i dinledikten sonra onun nazi olup olmadığı konusunda kesin bir karar veremez. En sonunda Karl Jaspers’ten Heidegger’in nazizme katkısı hakkında bir rapor yazması istenir. Bu rapor sonucunda Heidegger’in öğretim yapma yetkileri elinden alınır. Böylece Heidegger’in öğrencilerle bağı kesilmiş olur. Almanya’da düşüncesine gösterilen ilgi tümüyle kaybolur.
Heidegger’in İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir filozof olarak yeniden önem kazanmasında eski öğrencisi Hannah Arendt’in ve varoluşçuluk akımının yaratıcısı Jean Paul Sartre’ın önemli katkısı olmuştur. Heidegger’in Fransa’daki ünü, 1949’un Mayıs ayında Freiburg Üniversitesi senatosunu Heidegger’in arınma davasını yeniden görüşmeye itmiştir. İşbirlikçi olduğu konusunda verilen karar değişmediği hâlde, bu kez üniversitede ders vermesine izin verilir. Heidegger 1976 yılında ölmüş ve vasiyeti üzerine doğduğu köy olan Meßkirch’te toprağa verilmiştir.
Heidegger yaşamının son yıllarını eserlerini yayına hazırlayarak geçirmiştir. Topladığı eserlere Patika Yolları (Wege) adını vermek istemişti. Bütün eserleri Gesamtausgabe içinde yayınlanmaktadır.