Kaynak: Osmanlı Türkçesi Metinleri-II, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, Ocak 2013.
İyilik sahibi, insanlıklı, merhametli, lütuf sahibi efendim,
Anadolu ve Rumeli’de olan büyük valiler, şerefli mutasarrıflar, diğer ayan ve voyvodaların dairelerinde istihdam edilmekte olan delil, hayta ve tüfekçi askeri gerektiği zamanda, bunlar ve bu adın altında oldukça işe yaramayacakları sebebiyle bundan böyle onların yerine Asker-i Mansure-i Şâhâne usulüne göre piyade ve süvari yerli asker istihdam olunması, şaha yakışır keramet göstermek adeti olan padişahın iradesi gereğindendir. O şekilde, bazı büyük valiler ve diğer mahallere yüce ferman çıkmış ve yollanmış olduğundan, bu düzen yüce Allah’ın yardımıyla her yerde karar bulmakta ise de, Halep, Adana, Maraş, Diyarbekir ve Rakka eyaletlerinin hallerini, etraf ve civarının durumlarını Osmanlı Devleti tarafına arz ve beyan etmeye ihtiyaç olmadığı gibi, bütün yüce saltanat ileri gelenleri ve işbaşında bulunan hazretlerin ve yüce zatlarının güzelce bilgisi dahilindedir. Bu eyaletler öteden beri Osmanlı askerinin yatağı olup, kapılı ve kapısız daima 10.000’den fazla asker bulunmakta ve gelen büyük valiler zorunlu olarak ulufe masraflarını ve savaşa gitmeyip kalanların masraflarını iltizâm ile kullanmakta olarak, gerektiğince aşiretler ve Arap eşkıyasının aldatmalarının engellenmesi, yolların ve bellerin güvenliği işlerinde kullanılagelmekle, bu Osmanlı askerlerinin büyük valilere olan zararları ve beygir masrafları, kapısız gezenlerin fakirlere yaptıkları zulüm haddini aşmıştır. Bunların kullanılmasından herkes kırgın ve nefret etmiştir. Ancak bu eyaletler tam olarak nizama kavuşup, Asker-i Mansure-i Şâhâne neferleri düzenlenip çoğaltılmakla her tarafta yerleşinceye kadar, İhtisab Nizamı ve diğer nizamlar, kısaca bu eyaletlere uygulanıp yerleştirilmesi için yüce irade ortaya çıkacak ne kadar maddeler varsa zaman zaman birleşip sonuca ulaşıncaya kadar Osmanlı askerine ihtiyaç olacağı ve bu eyaletlerin halkından ve etrafından bir şekilde güven olmayıp daima basiret ve ihtiyata uymak durumun gereğinden olduğu açıktır. Bununla birlikte, bu günlerde Adana, Halep, Rakka ve Diyarbekir taraflarında mevcut olan Osmanlı askerine itibar olunmamak ve hizmette kullanılmamak, kovulup uzaklaştırılmalarına özen gösterilmek sebebiyle akın akın çekilip Mısır-ı Kahire, Bağdat ve İran taraflarına gitmekte olmalarıyla Osmanlı askerinin istihdam olunmaması, büyük vezirlerin düştükleri çok masraftan kurtulmuş olmalarını ve memnuniyetlerini gerektirmiş olduğu açıktır. Ancak böyle asker akın akın çekilip gittiği ve boş kaldığı takdirde Allah korusun bu eyaletlerin birinden bir olay ortaya çıksa engellenmesi, asker sağlanıp götürülmesi imkan altında olmayacağı ve diğerine de yayılacağı değerlendirmeden uzak değildir. Hatta Halep eski valisi merhametli Yusuf Paşa hazretleri altı yedi bin işe yarar askerle Halep’te miskinlik içinde kalmakta ve cesareti kesin iken, Anza Arapları, Halep civarında Bağdat kervanını vurup yağmaladılar. Onun gibi birkaç kervan dahi yağma ettiler. Kısaca, Asker-i Mansûre-i Şâhâne ve diğer, yüce irade ortaya çıkacak mülkî nizamlar kararlaştırılıp gereği gibi sonuç buluncaya dek hiç olmazsa 3.000 kadar Osmanlı askeri Halep’te ve 3.000 kadar Diyarbekir ve Rakka’da, 2.000 kadarı Adana’da ve bir o kadar Maraş’ta yerleştirilip istihdam edilmek gereklidir. Bu durumda bu eyaletlerin Osmanlı askeri tarafından boşaltılması, çok sayıda sakıncaya sebep olacağı tasavvur edilmiş olduğu için, sadece uyarı amacıyla ifadeye teşebbüs olundu. Eğer gerek duyulur ve uygun olursa, Babıâlî’ye arz ve takdim buyurmaları gerekmezse seçim yüksek zatlarının olduğu, beyan edilmesiyle damgası dostluk olan mektubu yazmaya teşebbüs olundu. Kalan, sağlam seçim, insanlıkla arkadaş olan zatlarınındır efendim.
27 R. 1243 yılında.
(Mühür)