Anne Baba Eğitimi, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1843, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 959, Haziran 2012, Eskişehir.
Anne babalar, öğretmenler ve tüm yetişkinlerin bebeklikten ergenliğe kadar olan zaman diliminde bireylere cinsel eğitim verirken dikkat etmek durumunda oldukları bazı temel ilkeler vardır. Bu temel ilkeler çerçevesinde cinsel eğitimin verilmesi bireyin cinsel gelişiminin daha sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Aşağıda bu temel ilkeler genel olarak kısaca betimlenmektedir: Anne babalar ve öğretmenler,
• cinsel gelişimin doğal bir süreç olduğunu, cinsel eğitim vermenin önemi ve gerekliğini kavramalıdır.
• çocukların cinsel gelişimine, cinselliğini keşfetmesine ve cinselliğe ilişkin ilgisine merakına karşı bilgilendirici, aydınlatıcı, hoşgörülü ve tutarlı bir tutum ve anlayış sergilemelidir.
• çocukların cinsellikle ilgili sorularını yok saymamalı, susarak karşılamamalı baskılayıcı, yasaklayıcı, cezalandırıcı bir tutum sergilememeli, ayıp ve utanılacak bir konu olarak görmemelidir.
• çocukların cinselliğe ilişkin ilgi ve merakı sonucunda sorduğu sorulara kaçamak, geçiştiren, gerçekçi olmayan ve uzun, ayrıntılı yanıtlar vermemelidir (Kartal, 2008; Özgüven, 2000).
• çocuğun sorularına onların gelişim düzeylerine uygun, anlayabilecekleri kadar sade, basit, öz, tutarlı, gerçekçi, kararlı yanıtlar ve açıklamalar vermeye çalışmalıdır.
• cinsel konulara ilişkin çocuğun ilgisini, merakını ve sorularını beklemeksizin çocuğa açıklamalar yapmamalı, aceleci davranarak çocuğa her şeyi anlatmak zorunda kendini hissetmemeli, onları gereksiz ve erken bir zamanda uyarmamalıdır.
• çocuğun merakını engelleyici, alay edici, önemsemeyen, çekinen, kaygılanan, ses tonu farklılaşan bir tavır göstermemeli, doğal bir biçimde davranmalıdır.
• çocuğun yanıtlarını aradığı sorular karşısında yapılan açıklamalar ile gerçekleştirilen uygulamalar, çocuğun yaptığı davranışlara karşı tepkiler her zaman her yerde birbiriyle tutarlı olmalı, çelişkili algılanabilecek bir yaklaşım sergilememelidir (Kartal, 2008).
• Çocuğa çok sıkı ve dar giysiler giydirerek cinsel organlarına dokunarak uyarılmalarına sebep olmamalıdır (Özgüven, 2000)
• Kendi cinsiyetine ilişkin kimliğini kazanmaya yönelik davranışlarına engel olmamalıdır. Kız çocuğunun kızlara veya annelere özgü makyaj malzemeleri ile oynama, topuklu ayakkabılar giyme, toka takma, bilezik takmak, etek giyme gibi davranışlarını engellememeli, erkek çocuğunun erkeklere veya babalara özgü tıraş malzemeleri ile oynama, kravat takma, gibi davranışlarını engellememeli, gerektiğinde kısa da olsa bu tür davranışların gerçekleşmesine izin vererek, çocuğun merakını gidermesine yardım etmelidir (Kartal, 2008).
• Çocuğun kendi cinsiyetine uygun cinsel kimlik gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için özellikle küçük yaşlardan itibaren çocukların kendi cinsiyetine özgü davranışları sergilemelerine çaba göstermeli, kız çocuklarına erkek, erkek çocuklarına kız gibi davranmaya, giydirmeye, özendirmeye çalışmamalıdır (Özgüven, 2000).
• Çocuğun cinsel merakını ve ilgisini çeken konularda bilgilendirmekten kaçınarak, çocuğun dış dünyada ne gibi bilgilerle ve tehlikelerle karşılaşabileceğini dikkate almaksızın çocuğu kendi hâline bırakmamalıdır. Çocuğun dış çevreden eksik, yetersiz, yanlış ve gelişim düzeyinin üzerinde bilgiler edinmesine fırsat verilmemelidir (Kartal, 2008).
• Çocukların oyunlar yoluyla cinsiyet farklılıklarını anlamalarına izin vermeli, çocuğun kendi cinsiyetine özgü rolleri kazanması teşvik edilmelidir.
• Çocukların cinselliğe ilişkin merakını gidermek için çocuğun yanında çıplak dolaşmak, beraber banyo yapmak ve aynı odada yatmak gibi davranışlar uygun olmayıp, çocuğun erken uyarılmasına ve aklının karışmasına yol açabilir. Bu nedenle, çocuktan hiçbir şeyin gizlenmemesi gerektiği biçiminde bir cinsel eğitim anlayışını benimsememelidir (Kartal, 2008; Yörükoğlu, 1989).
• Çocuklara kendi cinsiyetlerine uygun davranışlar sergileyerek, onlara uygun modeller olarak, onların sağlıklı özdeşim kurmalarını sağlamalıdırlar. Çünkü kız çocuklar anneye benzemeye çalışarak onun niteliklerini özümserler, erkek çocuklar babaya benzemeye çalışarak onun niteliklerini özümserler ve böylece cinsel özdeşim kurarlar. Bu nedenle, çocuklarla güvenli sıcak ve yakın ilişkiler geliştirilmelidir (Yörükoğlu, 1989).
• Çocukların cinsellik üzerinde odaklanmasını, yoğunlaşmasını ortadan kaldırmak için onlar çeşitli eğitici, geliştirici oyunlara, sosyo-kültürel ve sportif etkinliklere yönlendirilmeli, katılmaları sağlanmalıdır (Özgüven, 2000).
• Çocuğun cinselliğini keşfetmeye yönelik girişimleri engellenmemeli, suçluluk ve utanç duyguları geliştirmesine yol açmamalıdır (Kartal, 2008).
• Çocuğun karşı cinsle iyi ilişkiler geliştirmesine yardım etmeli ve bu amaçla oyunlardan yararlanmalıdır.
• Erinlik yıllarında birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerine ilişkin oluşan bedensel değişmeler hakkında bilgiler verilmeli ve ergenler hazırlanmalıdırlar.
• Ergenlerin değişen bedensel özelliklerine uyum sağlamalarına, geç ve erken olgunlaşma sonucu ortaya çıkabilecek sorunlarla baş edebilmelerine yardımcı olmalıdırlar.
• Ergenlerin kendilerine ilişkin olumlu bir beden imgesi geliştirmelerine yardım etmeli, beğenilme ihtiyaçlarına duyarlı olmalı, karşı cinsle olan duygusal yakınlıkların engellemekten kaçınarak destek olmalı, her iki cinsiyetle de sağlıklı dengeli ve uyumlu ilişkiler geliştirmelerine çalışmalıdırlar.
• Bireylere hangi gelişim düzeyinde nasıl bir cinsel eğitim vermesi gerektiği konusunda yeterli bir bilgiye sahip olmalı, bu konuda sorumluluk hissetmeli ve gerektiğinde eksikliklerini, öğrenme ihtiyacını çeşitli yayınları okuyarak, takip ederek, programlara katılarak gidermeye çalışmalıdır.