Andrew Gamble
Gamble, 2007: 2622-23.
Liberalizm, modern dönemin önde gelen ideolojilerinden birisidir. Bu ideolojiye göre, toplumsal sınıfı, ulusu, toplumsal cinsiyeti ya da ırkı her ne olursa olsun, her birey ahlâken eşit değere sahiptir; hükümetten bağımsız olarak mevcut olan hakları vardır ve bu nedenle, herhangi bir hükümet sisteminin meşruiyeti vatandaşlarının özgürlüklerini ne kadar koruduğuna bağlıdır. Bir siyasal doktrin olarak liberalizm vatandaşların özgürlüğünün hükümetlerin keyfi uygulamalarından korunmasında kurumlara ve yasalara büyük önem verir. Siyasal gücün yasama, yürütme ve yargı arasında dağıtılmasını sağlayan bir anayasanın hükümetin gücünün sınırlanmasında ve diktatörlük ve tiranlığın önlenmesinde önemli kurumsal çerçeve sağlayacağı düşünülür.
İktisadi bir doktrin olarak liberalizm serbest ticareti ve ekonomide bireysel girişimcilikte devlet müdahalesinin olmaması gerektiği anlamına gelen laissez-faire (bırakınız yapsınlar) düşüncesini savunur. Bu ilkeler pazarların ve kapitalizmin genişlemesinin; sermaye, mal ve emeğin dünya ölçeğinde dolaşımının önünde duran engellerin kaldırılmasında önem taşımaktadır. Kültürel bir doktrin olarak ise liberalizm hoşgörüyü, akılcılığın çeşitli oluşunu ve başka inançlara karşı tarafsızlığı savunur. Kendi tercihleri başkalarına zarar vermediği müddetçe bireylerin, devletin ve cemaatin müdahalesinden bağımsız olarak, istedikleri şekilde yaşamaları ve iyiyi kendi istedikleri şekilde tanımlamakta özgür olmaları gerektiğini savunur.