Kaynak: Ünal, A. (2007), Anadolu’nun En Eski Yemekleri. Hititler ve Çağdaşı Toplumlarda Mutfak Kültürü, İstanbul, s. 59-60.
Hastalık ve ölümlerin çoğunun temelinde yanlış beslenme ve açlık yattığından asla kuşku yoktur; bu Hititler devrinde de böyleydi. Hitit tıbbında hastaya ilaç adı altında verilen maddelerin pek çoğunun besleyici veya homoöpatik niteliği vardır. Keza büyüyle tedavide de hastaya verilen maddelerin pek çoğu besin maddesidir…
Beslenme ile insan sağlığı ve hastalıkları arasındaki yakın ilişki, Hititçe bir mektupta açıkça görülmektedir. Tabletin üzerindeki adı kırılmış olan bir yetkilinin, Hitit kraliçesine gönderdiği bir mektuptan anlaşıldığı üzere, kraliçe hastalanmıştır, muhtemelen ateşi yükselmiştir. Mektubun yazarına göre, kraliçenin hastalığının sebebi beslenmesindeki düzensizliktir, çünkü kraliçe mahhuella- denen bir ekmekten ve sebzelerden başka hiç bir şey yememektedir. Bu ayrıntıya bakılırsa mektubu yazan kişinin bir doktor veya tıp konusunda oldukça bilgili biri olması lazımdır ki, kraliçenin bu tarz beslenmesini asla uygun bulmamakta ve onu adeta azarlamaktadır. Ama elinden de fazla bir şey gelmemekte, tanrılara “iyauwan (imdat) ” diye bağırarak onun iyileşmesini sağlamaya çalışmaktadır. Ayrıca adamlarıyla birlikte kırlara gidip, kraliçesi için av hayvanları vurmak ve onu beslemek istemektedir. Sarp ve makilik arazide yaban hayvanlarını saklandıkları yerlerden kovalayıp öyle avlayacaklarına dair ayrıntılar bile vardır. Mektubun sonu kırık olduğu için av hayvanlarının kraliçeye ulaşıp ulaşmadığı ve kraliçenin iyileşip iyileşmediği bilinmiyor, ama bu mektup bize böyle nadir bilgiler vererek, bizim Hitit günlük yaşamıyla ilgili ayrıntıların içine sızmamıza olanak tanımaktadır.