Kaynak: Kramer, S. N. (2002). Sümerler. Tarihleri, Kültürleri, Karakterleri, Kabalcı Yayınevi, İstanbul. s. 303, 306.
Uygarlık tarihi açısından bakılınca, Sümer’in kazandığı en üstün başarılar, çiviyazısının gelişmesi ve bunun doğrudan uzantısı olan resmi eğitim sistemiydi. M.Ö. üçüncü binyılın başlarında yaşayan isimsiz, uygulamaya eğilimli Sümer bilgeleri ve öğretmenlerinin yaratıcılığı ve azmi olmasaydı, günümüzün entelektüel ve bilimsel başarılarının pek olanaklı olamayacağını söylemek bir abartma değildir. Elbette, ilk Sümer işaretleri olan resimyazısını icat edenler, daha sonraki zamanlarda geliştiği haliyle okul sistemini kolay kolay öngöremezlerdi. Fakat öncelikle üzerlerinde ekonomi ve yönetimle ilgili yazılar bulunan binden fazla resimyazılı küçük tabletten oluşan, bilinen en eski yazıyla yazılmış belgeler arasında bile okuma ve alıştırma yapma amaçlı sözcük listeleri içeren pek çok tablet bulunmaktadır. Bu da, daha M.Ö. 3000’lerde bile bazı yazıcıların öğretme ve öğrenme üzerine düşünmüş olduklarını gösterir. Bunu izleyen yıllardaki ilerleme yavaş oldu. Fakat M.Ö. üçüncü binyılın ortalarından itibaren, bütün Sümer’de yazı yazmanın resmi olarak öğretildiği bazı okullar bulunmuş olmalıdır...
Sümer okulunun başı “okul babası” da denen ummia’ydı. Öğrencilere “okul oğlu,” mezunlara ise “eski günlerin okul oğlu” deniyordu. Öğretmen yardımcısı “ağabey” olarak adlandırılıyordu ve görevlerinden bazıları öğrencilerin kopyalaması için yeni tabletler yazmak, öğrencilerin kopyalarını gözden geçirmek ve ezberlerini dinlemekti. Diğer öğretim görevlileri arasında, örneğin “çizimden sorumlu kişi” ve “Sümerceden sorumlu kişi” bulunuyordu. Ayrıca öğrencilerin okula devamından sorumlu gözetmenler ve disiplinden sorumlu özel görevliler vardı. Okul müdürüne de “okul babası” denirdi. Sümer okullarındaki öğrenciler büyük olasılıkla yalnızca erkeklerden oluşuyordu.