Asıl adı Hüseyin’dir. Filistin’in Akka kalesine bağlı Safed kasabasında dünyaya geldi. Asi (=öldürülmüş) ve maktul Akka muhafızı Tahir Ömer Bey’in torunudur. Babası da dedesi ile aynı akıbete uğrayınca Kaptanıderya Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından kardeşi Hasan Kâmil’le birlikte İstanbul’a getirildi.
Enderun’a verilerek eğitim görmesi sağlandı. Fakat ele avuca sığmayan Fazıl, Enderun’daki uygunsuz davranışları ve çapkınlıkları sebebiyle buradan uzaklaştırıldı. Yaklaşık on iki yıl İstanbul sokaklarında perişan bir şekilde dolaştı. Devrin ileri gelenlerine yazdığı kasideleriyle çektiği sıkıntıları dile getirdi. III. Selim döneminde affedilerek Rodos vakıflarıyla ilgili bir göreve getirildi. Halep defterdarlığında memuriyet, Maden-i Hümayun emaneti, Erzurum ve yöresini teftiş gibi görevlerden sonra bir şikâyet üzerine Rodos’a sürüldü. Kendisiyle birlikte Rodos’ta sürgün hayatı süren Ebubekir Ratip Efendi’nin idam edilmesinden veya III. Selim’in öldürülmesinden duyduğu üzüntüden ötürü uzun süre ağladığı için gözlerini kaybetti. Bunun üzerine İstanbul’a dönmesine izin verildi. 1225/1810 yılında İstanbul’da vefat etti. Ölümü için “Göçdi Fâzıl Beg gice ahbâbı nâlân eyledi” dizesi tarih düşürülmüştür. Eyüp’te Eyüp Sultan’ın kabristanına yakın Kızılmescit Mezarlığı’na defnedilmiştir.