XIV. yüzyıl şairlerinden olan Yûsuf-ı Meddâh’ın hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Kaynaklarda şairin asıl adının Yûsuf olduğu ve gençliğinin Azerbaycan bölgesinde geçtiği belirtilir. Azerbaycan’da bulunduğu dönemde bir meddâhın hizmetine girerek genç yaşlarında meddahlık öğrendiği, daha sonra Anadolu’ya gelerek Mevlevîlerle irtibat kurduğu sanılmaktadır. Eserlerinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılan ve şiirlerinde Mevlânâ’yı öven, ondan hürmetle, sevgiyle bahseden Yûsuf-ı Meddâh, Mevlânâ ve Mevlevîliğe yakın olarak görünmektedir.
Şair hakkında ilk bilgiler Şeyhoğlu Mustafa’nın 1401 yılında yazdığı Kenzü’l- Küberâ’sında bulunmaktadır. Şeyhoğlu Mustafa’nın devrindeki ve daha önceki şairlerden söz ettiği ve onların az da olsa şiirlerine yer verdiği bu eserinde Yûsuf-ı Meddâh’ın da bir beyti bulunmaktadır. Varka ve Gülşâh (=Varaka ve Gülşâh) adlı eserini 1342 yılında Sivas’ta yazan Yûsuf-ı Meddâh’ın Şeyyâd Hamza, Elvan Çelebi ve Hoca Mesud gibi şairlerle aynı dönemde yaşadığı anlaşılmaktadır. Onun 1342 yılından sonra ne kadar yaşadığı, ne zaman ve nerede öldüğü bilinmemektedir.
Yûsuf-ı Meddâh, eserlerini devrinin şairlerine göre daha açık ve konuşma diline yakın bir Türkçe ile yazmıştır. Varka ve Gülşâh’ta yabancı kelime ve tamlamaların az kullanıldığı ve Türkçenin önde olduğu görülür. Şairin kullandığı yabancı kelimeler ise halkın bildiği ve benimsediği sözcüklerdir. Eserlerinde sürükleyici ve çekici bir dil kullanan şair, atasözlerine, deyimlere ve cinaslara yer vererek Türkçeye hâkim olduğunu gösterir.
Yûsuf-ı Meddâh, Türk edebiyatında ilk defa dört mesnevi yazan şairdir. Tasvirde oldukça başarılı olan Yûsuf-ı Meddâh, mesnevilerini daha önce yazılanlara benzer şekilde kaleme almıştır. Özellikle Varka ve Gülşâh’ın kurgusu Leylâ vü Mecnûn’u hatırlatmaktadır. Eserde geçen olaylar, canlı ve sürükleyicidir. Ancak Yûsuf-ı Meddâh diğerlerinden farklı olarak eserini meclisler hâlinde yazmıştır. Arap kabilelerinde geçen hikâyenin kadın kahramanının Farsça isim alması ise dikkat çekicidir. Daha önce yazılan eserleri okuyan şair, özellikle Mesnevî’ye bağlı kalmıştır. Yûsuf-ı Meddâh’ın eserinde Mevlânâ’nın yanında, Gülşehrî’nin de etkisi görülür.
Kaynak: XIV.-XV. Yüzyıllar Türk Edebiyatı, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, Ocak 2013.