13. yüzyılın ortaları ile 14. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı kabul edilen ünlü mutasavvıf şair Yunus Emre’nin tarihi kimliği hakkında bilinenler sınırlıdır. Bazı şiirlerine bakarak onun Anadolu’nun değişik yerlerini gezdiği sonucuna varılabilir. Anadolu’da 13. yy’da varlığını göstermeye başlayan yazı dilinin kurucuları arasında önemli bir yere sahip olan Yunus Emre, yalnızca Türk dilinin değil, sanat gücüyle edebiyatımızın da en önde gelen isimlerinden biridir. Düşüncelerini güçlü bir lirizmle ortaya koymuştur. Şiirlerinin çoğunda tasavvufla ilgili konuları işlemiştir. O Allah sevgisinin yanında, insan ve insanlık sevgisi konularını da dile getirmiştir.
İnsanlar arası hoşgörü, barış, sevgi anlayışına dayalı kardeşlik düşüncesi üzerinde durur. İnsanların din, mezhep, ırk farkı gözetilmeksizin bir ve eşit tutulmasını ister. Söz konusu bu evrensel görüşler, Yunus Emre’nin dünden bugüne sürekli artan bir ilgi ve sevgi ile yaşamasını sağlamıştır. Onun şiirleri lirik olmanın yanında aynı zamanda didaktiktir. Ancak onun şiirlerindeki bu öğretici üslup, kuru ve usandırıcı olmaktan uzaktır. Genel olarak şiirlerinin didaktik edasının onun lirik üslubunun içerisinde eritildiğini söyleyebiliriz.
Son olarak şunu söyleyebiliriz. Yunus Emre güçlü şairliğinin yanı sıra döneminin dilini kullanmakta gösterdiği başarı, düşünceleri ve işlediği konularla Halk ve Tekke şiirinden başka Divan şiirini de etkilemiş, etkisini ve ününü günümüze kadar sürdürmüş bir şair, Anadolu’nun hazırladığı bilge bir insandır.
Eserleri: Yunus Emre’nin Risâletü’n-Nushiyye ve Divânı olmak üzere iki eseri vardır.
Risâletü’n-Nushiyye, H. 707/M. 1307-8 yılında, mesnevi tarzında yazılmış bir nasihatnamedir. Fatih nüshasında risâle, “Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün” vezniyle yazılmış on üç beyitlik bir manzumeyle başlar. Bu kısımdan sonra mensur bir bölüm vardır. Mensur mukaddimenin bittiği yerden itibaren esas konuya girilir. Eserin başlangıç manzumeleri müstesna edilirse geri kalan kısımları “Mefâilün / Mefâilün / Feilün” vezniyle yazılmıştır. Nüshalar arasında beyit farkları olmakla beraber, bu eser küçük bir mesnevidir. Fatih nüshasının tamamı 563 beyittir. Karaman nüshası 535 beyittir. Diğer nüshalarda beyitler bu iki sayı arasında değişir.
Yunus Emre’nin şöhretli bir mutasavvıf olarak tanınmasında en mühim ve müessir sebep Divanı’dır. Divanında Yunus, ilâhi aşk ve sevgiyi, varlık ve varlığa gelişle ilgili problemleri, ölüm ve ölümsüzlük fikirlerini, bilgilenmeyle ilgili meseleleri, hülasa insanı insan yapan bütün özellikleri dile getirir. Yunus tabii olarak eserinde en fazla “aşk” ve “ahlak” üzerinde durur. İçinde dört yüzden fazla şiirin bulunduğu Yunus Emre Divanı, mürettep bir divan olmayıp sonradan ve kanaatimizce sözlü gelenekten derlenmiştir. Divan’da hem heceli hem de aruz vezniyle yazılmış şiirler vardır (Güzel 1992: 36-41).