Süleyman Nazif, 17 Kânûn-ı sâni 1284/1869 tarihinde Diyarbakır’da doğdu. 1927’de İstanbul’da vefat etti. Babası Diyarbakırlı Mehmet Sait Paşa’dır.
Süleyman Nazif’in şiirleri, “Edebiyât-ı Cedîde Öncesi (1892-1897)”, “Edebiyat-ı Cedîde Evresi (1898-1908)” ve “İkinci Meşrûtiyet Sonrası” olmak üzere üç dönemde incelenebilir.
Şairliğinin ilk döneminde Süleyman Nazif, daha çok Namık Kemal tarzında, vatan temini işleyen şiirler yazar. İlk şiirlerini 1906’da Mısır’da basılan Gizli Figanlar adlı kitabında toplamıştır. Şiirlerin çoğunda vatan sevgisi ve özgürlük düşüncesi dile getirilmiştir. Kitapta ayrıca aşk ve tabiatla ilgili şiirler de vardır. “Ey Ebnâ-yı Vatan” bu dönemde kaleme aldığı en tanınmış şiirlerindendir.
Süleyman Nazif, 1897’den itibaren Servet-i Fünûn dergisinde yazmaya başlar. Bu dergide “İbrahim Cehdî” takma adını kullanır. Söz konusu yıllarda Edebiyat-ı Cedîde’nin bireyci sanat anlayışını benimser, aşk ve tabiat temini işleyen ve bireysel ıstırapları dile getiren şiirler kaleme alır. “Peyâm-ı Dûr-â-dûr”, “Menekşe”, “Bahâr- ı Münkesir” tabiat şiirlerindendir. Nazif’in bu yıllarda kaleme aldığı çoğu şiirinde ele aldığı ikinci tema, aşktır. Şair bu şiirlerinin büyük bir bölümünü İbrahim Cehdî imzasıyla, Servet-i Fünûn ve İrtikâ dergilerinde yayımlamıştır. “Nazra-i Temâyül”, “İncimâd-ı Şebâb”, “Sûziş-i Telâkî”, “Nisyân-ı Muğfel” bu tür aşk şiirlerindendir. Şair, aşk temini işlediği şiirlerinde genellikle ayrılık ıstırabını dile getirir, sevgiliyle geçirdiği günleri anar, hayalî bir sevgiliye duyduğu özlemi ifade eder. Bu şiirlerin çoğuna, hüzün, gözyaşı ve melâl egemendir. Süleyman Nazif, bazı şiirlerinde de Edebiyât-ı Cedîde’nin anlayışına uygun olarak bireysel ıstıraplarını dile getirir. “Zıll-ı Metrûk”, “Nağme-i Hayât” bu tür şiirlerindendir. Şair, bu dönemde dil, uslûp, duyuş ve söyleyiş olarak Edebiyat-ı Cedîde’nin şiir anlayışına uygun eserler vermiştir.
Süleyman Nazif, 1908’den sonra, dönemin pek çok şairi gibi, bireysel ıstırapları işlemekten çok, millî duyguları ele alan eserler vermeye başlamıştır. Firâk-ı Irak bu tür eserlerindendir. Şair, manzum-mensur karışık bu eserinde, Irak’ın kaybına duyduğu istırabı anlatır.
Eserleri
Şairin Gizli Figânlar (1906), Firâk-ı Irâk (1918), Malta Geceleri (1924) gibi manzum eserleri yanında, Bahriyelilere Mektup (1897), Namık Kemal (1897), El-Cezire Mektupları (1906), Malûmu İlâm (1897), Batarya ile Ateş (1916), Hazreti İsa’ya Açık Mektup (1924) gibi düzyazı eserleri vardır.
Kaynak: II. Abdülhamit Dönemi Türk Edebiyatı, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, Eylül 2011.