İçe dönük ve romantik bir mizaca sahip olan Oktay Akbal (1923-2015), döneminde bir hayli yaygın olan sosyal ve toplumcu gerçekçi bir sanat anlayışını değil, Sait Faik'in izinde bireyi esas alan bir sanat anlayışını benimsedi. "Bilhassa onun öykücülüğünün belirleyici vasıflarından olan kentin küçük insanına yönelme, kendine özgü biçim kurma, öykülerde başlangıç ve sonuç bölümlerinden kurtulma, hayatın her anından öykü konusu çıkarma gibi belirleyici vasıflarını Sait Faik'e borçludur." (Gündüz 2003: 311) Bu sebeple huzursuz ve mutsuz şehirli bireyin yalnızlık, can sıkıntısı ve korkularından kaynaklanan iç çalkantıları üzerinde yoğunlaşmıştır. Akbal'ın hikâyelerinin kaynağı kendi hayatı; daha çok çocukluk ve gençlik yılları anılarıdır. Bu sebeple hikâyelerinin merkezine kendi benini koyar. Çoğu zaman düşle gerçeğin iç içeliğinden doğan bu hikâyeler, ben anlatı tarzıyla hayat bulur. Onda daima geçmiş özlemi vardır. Önce Ekmekler Bozuldu (1946), Aşksız İnsanlar (1949), Bizans Definesi (1953), Bulutun Rengi (1954), Berber Aynası (1958), Yalnızlık Bana Yasak (1967), Tarzan Öldü (1969), İstinye Suları (1973), Karşı Kıyılar (1973), Lunapark (1983), Bayraklı Kapı (1986), Ey Gece Kapını Üstüme Kapat (1988), Akbal'ın hikâye kitaplarıdır.
Öykü: Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi, Bulutun Rengi, Berber Aynası, Yalnızlık Bana Yasak, Tarzan Öldü, İstinye Suları, İkyaz Devrimi, İki Çocuk, Karşı Kıyılar, Hey Vapurlar Trenler, Lunapark , Ey Gece Kapını Üstüme Kapat
Roman : Garipler Sokağı, Suçumuz İnsan Olmak , İnsan Bir Ormandır, Düş Ekmeği, Yeşil Ev
Anı: Şair Dostlarım, Anı Değil Yaşam
Günce : Günlerden 1, Anılarda Görmek, Yeryüzü Korkusu, Yüzyıldır Umutsuzluk
Deneme : Konumuz Edebiyat, Dost Kitapları, Yaşasın Edebiyat, Temmuz Serçesi, Önce Şiir Vardı, Geçmişin İçinden, Bir de Simit Ağacı Olsaydı
Gezi : Hiroşima'lar Olmasın