1882 yılında Leskofça’da doğdu. İlk tahsilini burada yaptıktan sonra 1839 yılında İstanbul’a geldi. Medrese tahsiline başladı. Bu arada, matematik, astronomi, tarih ve coğrafya gibi ilimlerle de uğraşarak kültürünü artırdı. O zaman çok meşhur olan Murad Molla tekkesine tatil günleri giderek Farsça’yı öğrendi ve Mevlana’nın Mesnevi’sini bitirdi. Divançe’sinde bulunan şiirlerin çoğunu bu tekkeye devam ettiği sırada yazdı.
1844’te 22 yaşındayken Çanat payesi ile Rumeli kaleminde kadı oldu. 1845 yılında müderris olarak İstanbul camilerinde ders vermek hakkını elde etti. 13 Ağustos 1850’de Meclis-i Maarif azalığı ile birlikte Dar-ül-Muallimin (Öğretmen okulu) müdürlüğüne getirildi. Bu mektebi kısa zamanda ıslah ederek, mektebe giriş ve imtihan usullerini yönetmeliklerle tespit etti. Encümen-i Daniş’e (Osmanlı Akademisi) 1851’de asli üye seçildi. "Tarih-i Cevdet" adıyla şöhret bulan kıymetli eserinin üç cildini 1854 yılında bitirip Sultan Abdülmecit'e sundu. Eseri çok beğenen Sultan, rütbesini yükseltti. Bir sene sonra da devletin resmi tarihçisi oldu.
Osmanlı Devletinin kanunlarını yapacak olan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliyeye 1861 yılında üye tayin edildi. 1866 yılında ilmiye sınıfından vezirliğe geçti. Halep vilayetine vali tayin edildi. Bir müddet orada kaldıktan sonra yeni kurulan Divan-ı Ahkam-ı Adliye ye başkan tayin edildi. Bu vazifede çok faydalı işler gördü; memleketin adliye ve hukuk sistemini devrin ihtiyaçlarına göre düzenlemeye çalıştı. Mecelle Cemiyetini kurarak ünlü mecelleyi hazırladı. 1879 yılında Maarif Nazırlığına tayin edildi. Sonra da, çeşitli valiliklerde, Adliye, Maarif, Dahiliye, Ticaret nazırlıklarında bulundu. Padişah’ın hususi encümenlerine iştirak etti. 26 Mart 1895’te vefat etti. Naaşı, Fatih Camii bahçesine defnedildi.
Ahmet Cevdet Paşa, ilk Türk kadın romancı olarak tanınan Fatma Aliye Hanım'ın babasıdır.
Eserleri:
1. Tarih-i Cevdet: Encüman-ı Daniş’e üye iken kaleme aldığı bu eser 1774 Kaynarca antlaşmasıyla 1826 Vaka-i Hayriye’ye kadar süren yılları ele alır. Bir bakıma Avusturyalı tarihçi Hammer’in Türk Tarihi adlı eserini kaldığı yerden devam ettirmiştir. Bizde ilmi tarih olarak ilk eserdir. Teferruatlı bir tarihin yanında ilmi yorumlara da sık sık başvurmuştur. Bu eseri yazarken Cevdet Paşa devlet arşivlerini, Doğu ve Batı kaynaklarını, Hatıraları dikkatli bir şekilde incelemiştir. Romancı gibi sürükleyici bir üslup kullanması eserin rahat okunmasını sağlamıştır.
2. Tezakir-i Cevdet ve Maruzat: Hem edebiyatımız hem de tarihimiz açısından önemli bir kaynaktır. Bu eserde Cevdet Paşa gördüğü, duyduğu veya fiilen içinde bulunduğu olayların iç yüzünü teferruatlı bir şekilde ortaya koymuştur. O dönemin İstanbul’u ve Avrupa devletlerinin iç yüzleri ile ilgili geniş bilgiler verir. Özellikle Tanzimat dönemi sosyal hayatla ilgili önemli bilgileri içeren bir eserdir. O dönemin paşaları olan Ali Paşa, Fuat Paşa, Mithat Paşa ve Reşit Paşa ile ilgili önemli anekdotlar vardır. Padişah Abdülaziz’in durumu da eserde sıkça işlenir.
3. Kısas-ı Embiya: On iki cilt olarak tasarlanan bu eser Peygamberler Tarihidir. Hz Adem’den Hz Muhammed’e kadar Kuran’da adı geçen bütün peygamberlerin hayat ve kıssalarını, İslamiyet’in doğuşu ve yayılışı, dört halife dönemini, Emevi ve Abbasi devirlerini kapsayan bir eserdir. Ayrıca Türk-İslam devletleri ile 1439 tarihine kadar Osmanlı Beyliğinin de tarihini esere eklemiştir. Eserde oldukça sade bir üslup kullanılmıştır. Şahısların karakterleri ve portreleri net bir şekilde ele alınmıştır.
4. Mecelle: Asıl adı Mecelle-i Ahkam-ı Adliye’dir. Bu eser İslam esaslarına dayanan eski hukukumuzla Türk töresi ve kısmen de Batı hukuk kurallarını kaynaştıran bir medeni hukuk kurallar bütünüdür. 1851 madde üzerine düzenlenen Mecelle 17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanununun kabulüne kadar yürürlülükte kalmıştır. Bugün dahi ruhu itibariyle her türlü hukuk mantığının temel kaynağıdır. O zamana kadar kısmen dağınık olan hukuk kuralları ve çelişkili olan kaza hükümleri bu eserde toplu ve sağlam bir hale getirilmiştir.
5. Belagat- ı Osmaniye: 1881’de yazdığı bu eser edebiyat kurallarını kapsar. Bu yapıtta hece vezninin Türkçe'ye en uygun vezin olduğu fikrini öne sürer. Ayrıca bu eserde nazım şekillerinden kafiye ve edebi sanatlara kadar her türlü edebi mesele hakkında beyanatlar vardır.
Kavaid-i Osmaniye: 1850 yılında yayınlanmıştır. Dil alanında en önemli çalışması olan Kavaid-i Osmaniye bilimsel nitelikteki ilk Osmanlı grameridir. Bu yapıtta Osmanlıca'yı oluşturan Arapça, Farsça ve Türkçe’nin dil kurallarını özetler. Türkçe'nin bir bilim dili olabilmesi için yeni kavramları karşılaması gerektiğini gösterir. Halk diline yakın, açık yalın bir dili savunur.