Doğum tarihi: 3 Haziran 1870, İstanbul
Ölüm tarihi ve yeri: 19 Mayıs 1927, İstanbul
Servet-i Fünun edebiyatının hikâye türünde tanınmış bir şahsiyetidir. 1896'da, o da topluluğa girdi ve Servet-i Fünun'da birçok hikâyeleri, nesirleri ve makaleleri yayımlandı. 1901'de, bazı hikâyelerini Hâristân ve Gülistan adı ile kitap olarak da bastırdı. Bu tarihte topluluğun dağılması üzerine o da 1908'e kadar yazı hayatından çekildi.
1908 yılı edebî hayatında yeni bir safhanın başlangıcıdır. Bu tarihten sonra Türk edebiyatında kendini göstermeğe başlayan milliyetçilik hareketinin, zamanla, Servet-i Fünun ve Fecr-i Âti gibi topluluklara girmiş bazı şahsiyetleri de tesiri altına aldığı görülür. Bunlardan biri de Ahmet Hikmet'tir. Ahmet Hikmet, -genel olarak "Türkçülük" adını alan ve edebiyatta "Millî Edebiyat Ceryanı" diye anılan milliyetçilik hareketinin yalnız edebî yönü ile değil, aynı zamanda sosyal ve siyasî yönleri ile de uğraşmış, bu hareketin Türk Derneği, Türk Yurdu ve Türk Ocağı gibi "kültürel münasebetlerin sürdürülmesi yolu ile genel Türk Birliği'ni gerçekleştirme" gayesini güden kuruluşların çalışmaları ile de yakından ilgilenmiştir.
Böylece 1901'den sonra, Fikret'in ferdi esas tutan sanat anlayışından ayrılarak sosyal konuları hedef alan bir sanat anlayışına yönelmesi gibi, Ahmet Hikmet de, 1908'den sonra, sanatını sosyal hizmete vermek kararını almış oldu. Ölümüne kadar tam bir samimiyetle süren bu kararın edebiyat alanında gerçekleştirilmesi, ikinci hikâye kitabı olan Çağlayanlar (1922)’daki hikâyelerinde ve Tasvir-i Efkâr gazetesinde tefrika edildikten (1920) çok sonra kitap halinde de basılmış olan Gönül Hanım (1971) adlı romanındadır. "Türk İli Zeybeklerine" ithaf edilen Çağlayanlar'ın on altı hikâyesinde Türk hayatının özellikleri, Türk ruhunun kabiliyeti ve enginliği, Türk tarih ve medeniyetinin değeri üzerinde durulmuştur.
Servet-i Fünun devrine ait Hâristân ve Gülistan'daki hikâyelerle Çağlayanlar'daki hikâyeler arasında, yalnız sanatın sosyal görevi ve temalar bakımından değil, dil ve üslûp bakımından da çok büyük fark vardır. Çağlayanlar'daki hikâyelerin dili Millî Edebiyat Ceryanı'nın "yazıda da konuşma dilini hakim kılma" hedefine uygun olduğu gibi, üslûb da konuşma üslûbuna çok yakındır.
Gökalp Türkçülüğün Esasları’nda bir millet meydana getirme yolunda millî nitelikler taşıyan eğitime geniş bir yer verir. Bunu daha önce ‘Kızılelma’da da anlatmıştır. Millî devlet olma yolundaki savaşın neferleri öğretmenlerin yetiştirilmesi, onların nitelikleri, hangi bilgilerle nasıl donanacakları üzerinde durulur. Bu çerçevede Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun 1920 tarihli Gönül Hanım romanı anılmaya değerdir. Turancılık düşüncesinin de bir müdafaası sayılan romanın sonunda, bütün Turan ülkesini gezerek İstanbul’a gelen Gönül Hanım’la nişanlısı Tolon’un burada Türk kızları için bir öğretmen okulu açacakları öğrenilir.